29 Ağustos 2013 Perşembe

GABRIEL ARAFTA (GABRIEL'S RAPTURE) - SYLVAIN REYNARD #2



gabriel'in cehennemi serisinin ikinci kitabı olan gabriel arafta'yı birinci kitabın harikalığı ve olağanüstülüğü sebebiyle büyük beklentilerle okumaya başlamıştım..
goodreads puanı 5/4.28 benim kişisel puanım 5/4

kitap birinci kitabın bittiği yerden başlıyor herhangi bir zaman atlaması yok bu hoşuma gitti. ikinci kitaba göre cinsel yönü daha ağırlıklıydı kitabın ama kesinlikle boğucu bunaltıcıydı diyemem o naifliğini bir şekilde korumayı başarmıştı diyebilirim..
julia'da inanılmaz bir özgüven problemi ve gabriel'e karşı güvensizlik vardı her hareketinden suçlu hissederek ve sürekli terk edilmeyi bekleyerek geçirdi kitabı üstelik gabriel senin paranı istemiyorum durumları tamamen ortadan kalkmıştı pahalı hediyeleri kabul eder olmuş julia.. karakterdeki bu ani değişim bana çok olmamış gibi geldi ama sonradan düşündüğümde ilişkileri aşama kaydettikçe ve güven duygusu güçlendikçe bu tarz değişimlerin normal olduğuna karar verdim..

paul julia'ya alenen aşıkken ve bunu julia'da biliyorken neden ilişkisini sürdürdüğü de merak konusu oldu benim için. biri birinin yedeği muhabbetlerinden hoşlanmıyorum kitaplarda ki gabriel gittiğinde olanlarda hoşuma gitmedi. bu kadar büyük bir aşkı anlatıyorsan ikinci bir alternatif koymamalısın karakterlerin karşısına..

akademik sorunlar yaşadılar şikayet etti bunları christa peterson ve sadece kıskanç bir öğrencinin lafıyla inanılmaz bir "cadı avı" başlatıldı..

gabriel işinden julia harvard'dan olma ihtimaliyle karşı karşıya kaldı ve gabriel güya ikisini de korumak için julia'yı terk etti.. hatta evini boşaltıp şehirden gitti..

ve ayrıldıklarını resmi bir e-postayla bildirdi.
benimle temas etmeyi kesin.
bitti.
tabii ki bütün bunlar büyük fedakarlıklardı kitabın 80 küsür sayfasını benim adıma hiç etmişti.. gabriel'in kendini cezalandırışı, sürekli julia'yı anması.. julia'nın bitmesi, yitmesi melekbozan'la takılmaya başlaması falan okurken bunaldığımı hissettim..

gabriel ikisininde kariyerlerini kurtarınca döndü julia'nın kapısına dayandı.. bin tane özür, türlü romantiklik, evlen benimle halleriyle ama julia'nın bence inanılmaz haklı olarak güveni sarsılmıştı ve bir süre soğuk yaptı.. bu da ilk kitap içinde söylediğim gerçekçilik olgusunu güçlendiriyordu.. çok şükür mazoşist eğilimleri olmayan ve kendisine saygı duyan bir kadın karakterimiz var sonunda.. sanırım bu ayrılığın tek olumlu yanı paulina'dan kurtulmuş olmasıydı gabriel'in..


sonuç olarak evlendiler ve balayına gittiler çok yol katettiler ama daha çok yolları da olduğu bir gerçek en başta çocuk sahibi olup olamayacakları hala muamma zannediyorum ki alacakaranlıktan esinlenildiğine göre bir çocukları olacaktır bu işlerin sonunda göreceğiz gerçi alacakaranlıktan esinlenip böyle bir şahaser yaratabiliyorsa sevgili yazar tolstoy'dan falan esinlense neler yaratabilir düşünemiyorum..

birinci kitap kadar harikaydı diyemem ve yükselen beklentimi ne yazık ki tamamen karşılayamadı yine de ortalama bir aşk romanının kat be kat üstündeydi benim için kıyas dahi kabul etmez.. ve şükürler olsun ki yayınevi "ditmek" gibi korkunçlu sansürlerden vazgeçmişti.. sonuç olarak hala tavsiye ediyorum gabriel owen emerson gibi bir karakteri tanımalısınız diye düşünüyorum..

alıntılar;

"yapış yapış yapraklar inanç değil, selamet de değil. onlar umudun kalıntıları. umutsuzluğu uzağa itiyorlar, gördüğü tüm kötülüklere rağmen, geriye hala en azından bir tane iyi ve güzel şeyin kalmış olduğunu vurguluyorlar."

gabriel'in yüz ifadesini daha iyi görebileceği şekilde eğildi, büyük bir şefkatle iki elini onun yüzünün iki yanına dayadı. "gabriel, senin yapış yapış küçük yaprakların neler?"

gabriel gözlerini yumdu, o sözleri onun dokunuşuyla içine çekti, şu anda onun çok derin, çok özlü bir gerçeği seslendirmekte olduğunu yüreğinin derinliklerinde anladı.

kendisinden çok daha zekiydi o. çünkü onunkinde, kendisinin ancak hayalinde canlandırabileceği gerçek bir yaratıcılık yeteneği vardı. başına neler gelmiş olursa olsun, inancını, umudunu ve merhametini kaybetmiş değildi.

o benim eşitim değil; o benden iyi.
o benim yapış yapış küçük yaprağım.


ve


gözlerini yumup tekrar ovaladı. "bugün senin başına gelenler benim suçum. seni korumam gerekirdi."

"gabriel!" julia'nın sesinde uyarı vardı. eğilip onun yüzünü avuçlarının arasına aldı, kendisine bakmaya zorladı. "yapma. bu işe girerken riskleri biliyorduk. bana ne yapacaklarını umursamıyorum" gerisini sesi çatlayarak söyledi. "ne harvard umurumda ne de doktora. seni kaybetmek istemiyorum."

gabriel'in gözlerini garip bir ateş aydınlattı. "cehennem bile beni senden uzak tutamaz." diye fısıldadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...