12 Aralık 2013 Perşembe

(HER) BİR KADININ HİKAYESİ - GÖKÇE DÖLEK


Bu ara sürekli türk yazarların kitaplarını okuyorum. çoğu inanılmaz fiyaskolardan ibaret olsa da ara sıra beni şaşırtacak derecede iyi örneklerine de rastlamıyor değilim.

bir kadının hikayesi tam olarak beni şaşırtan, kendini düşündürten, sürükleyen bir roman. konusu itibariyle çok farklı, çok işlenmemiş değil. hikayeyi benzerlerinden ayıran işleniş biçimi ve neredeyse rahatsızlık verecek şekilde tam gediğine oturan tespitleri..

beyaz yakalı diye tabir ettiğimiz plaza insanları arasında geçen bir hikaye bu. 30'lu yaşlarının başlarında olan funda ve ünlü bir otelin müdürü olan eşi cenk karakterlerimiz. funda hepimiz gibi bir kadın, sanırım en beyaz yakalısı bile toplum baskısını ensesinde hissediyor çünkü funda aşık olmadığı bir adamla sadece yaşı 30'a geldiği için, fırtınalı ilişkilerden yorulduğu için ve daha bir sürü yanlış sebeple evlenmiş bir kadın.

dışarıdan bakıldığında hayatı gerçekten muhteşem ve herkesin gıpta ettiği türden. sosyal statü sahibi, karizmatik, aşık, yakışıklı bir kocası, harika bir evliliği muhteşem bir kariyeri var. dışarıdan bakıldığında özenilecek olan bu hayatsa sadece funda'yı mutsuzluğa ve sıradanlığa bağlayan bir dizi yükten ibaret.

funda tam olarak evliliğini sorgularken ve bir sebep yokken boşanamayacağının farkındayken bir gün işyerinde asla unutamadığı eski aşkı tarık'la karşılaşır..
işte bu noktada kitaba kafa atmak istedim zira muhteşem bir adam, bulupta bunalan bir kadın, sadakatsizlik.. yine mi aşk-ı memnu yaa derken kitap beni tamamen ters köşeye yatırdı.

çünkü ne o koca o kadar muhteşemdi, ne tarık o kadar kötü adamdı ne de funda sadakatsiz kadındı. bu kitap zaten bir aşk üçgeniyle ilgili değildi. bu kitap evliliğin gerçekten hayatımızdaki en büyük hedef olmasının anlamsızlığından, başkaları için yaşamamızın ne kadar saçma olduğundan bahseden bir kitaptı..

tarık'la yaptığı hataları gören funda sevdiği adamı kendinden nasıl uzaklaştırdığını fark etti, hayata ve olaylara bakış açısını değiştirdi. kocasına karşı sevgisizliğini, tahammülsüzlüğünü bilmem kim ne der diye yaşadığını fark etti. o bunları fark ederken hepimiz bunları fark ettik. kaçımız başka zamanlarda, başka ortamlarda, başka başka insanlara kaç defa bunları yapmıştı kim bilir..

evliliğin ve boşanmanın aslında ne kadar benzediğini, aşkın ölçüsünü evlenme teklifinin hızı kadar algıladığımızı, bir erkek için kendimizden vazgeçip tamamen iki kişilik yaşamaya başlamamızı, kendimizi yalnızlıktan soyutlayıp sonra yalnızlığı özleyişimizi.. ben bu kitapta her kadının bir dönem hissettiği veya hissedeceği şeyleri gördüm..

kesinlikle keyifle okuyacağınız ve üstüne tekrar tekrar düşüneceğiniz bir kitap.. modern kadının hayatı, çıkmazları ve bir türlü o kadar da modernleşememesi hali.. tanıdık bildik mekanlarda, dolaştığım sokaklarda geçen bizden bir hikaye.. gerçekten çarpıcı olacak..


2 yorum:

  1. Bir süredir tanıtım/çekiliş görüyorum kitapla ilgili ama ne yalan söyleyeyim yerli yazar olduğu için çokta dikkat etmemiştim. Şimdi yorumu görünce merak ettim ama. Listeye yazmakta fayda var (:

    YanıtlaSil
  2. Pınar arkadaşımıza bende katılıyorum.Türk yazar diye bende dikkat etmemiştim.Şimdi bende meraklandım

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...