13 Temmuz 2015 Pazartesi

BENİM UZAK YILDIZIM - A.KAUFMAN & M.SPOONES


Benim Uzak Yıldızım'ı az önce bitirdim ve sizler için yorumlayacağım. İlk olarak söylemek istediğim şey şu; kitap beklentimin çok üzerinde çıktı. Yazım dili ve anlatım tarzıyla eğlenceli ve sürükleyici.

Benim için en büyük artısıysa hikayenin hem kadın hem de erkek karakter üzerinden anlatılıyor olması. Çoğu kitap sadece kadın karakterin ağzından yazılıyor ve bu durumda Benim Uzak Yıldızım gibi kitaplar benim için en az beş adım öne çıkıyor. Kitabın konusundan ve karakterlerinde bahsedersek karakterlerimiz Lilac ve Tarver.

Lilac insanlığın en güçlü ve zengin adamı olarak bilinen birinin kızı. Sosyetenin hatta bütün dünyanın ve en başta da babasının göz bebeği. Gerçi elimizde Lilac'ın babasının pozisyonu hakkında pek bir bilgi yok. Adam göklerin yerlerin ve galaksilerin hakimi gibi anlatılsa da neyin ne olduğu hakkında ayrıntı verilmiş değil.  Tarver'sa çiftçi bir ailenin oğlu olan başarılı ve genç bir asker. Avam tabakadan gelmesine rağmen askeri başarıları ve yakışıklılığıyla sosyete içinde yer edinmiş bir adam.

Bu ikili bir baloda karşılaştıkları ilk anda birbirinden etkilense de Lilac'ın sergilemek zorunda kaldığı kibirli ve alaycı tavır yüzünden aralarındaki ilişki daha başlamadan bitiyor. Lilac'ın korumaları ve yardakçıları bir saniye olsun aradan çıkmadığı için ikilinin başka bir şansı zaten yok. Tam bu noktada uzay gemisinde korkunç bir kaza oluyor ve ikilimiz başbaşa kalıyor. İnsanlar, makamlar, mevkiler, egolar aradan çıkınca zaten asıl hikaye de tam burada başlıyor.

Lilac'ın hikaye içinde geçirdiği büyük bir değişim var. Kitabın ilk 200 sayfası katıksız bir baş belasıyken ve insanda bildiğiz şiddet eğilimi uyandırırken sonrasında tamamen değişti ve bambaşka biri oldu. Açıkçası gerçekten aşık  olunacak bir kadın haline geldiğini söylemek çok da zor olmaz. Şu an anlatamayacağım bir dizi olay neticesinde defalarca çürümüş binlerce cesetle burun buruna kalıp yine de yoluna devam edebilmesi en hafif ifadeyle takdire şayandı.

Kitabın sonunda olanlar biraz fantaziye kaçmış ve bilimkurgudan uzaklaşmış. Kitabı okuyanlar da bu konuda bana katılacaktır. Mutlu son için biraz fazla kastırılmış. Tabii eklemek istiyorum ki iyi de olmuş, zira ben çok mutlu bitirdim kitabı. Yalnız hikaye sona erse de bir çiğlik bir olmamışlık vardı. Sanki hikaye olmaması gereken bir yerde kesilmişti ve mutlu sonumuzun en az bir elli sayfa daha anlatılmaya ihtiyacı varmış gibi. Yine de bir solukta okuduğum bir romandı, türünün sevenlerine gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.

Herkese Keyifli Okumalar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...