6 Ekim 2015 Salı

MARSLI - THE MARTIAN (FİLM)


Marslı'nın kitabını okurken zaten her satırına bayılmış hatta blogumda da incelemesini yazmıştım. Bu yüzden filminin çekileceğini duyduğumda herhalde en çok ben sevinmişimdir. Aylardır süren bekleyişin sonunda film çıktığı gibi ilk izlemeye gidenlerden biri oldum.

Salon çok kalabalık değildi ama onu gittiğim sinemanın yeni açılmış olmasına bağlıyorum. Beşiktaş'ta sinema yok diye bu kadar hayıflandıktan sonra Cinebow bana ilaç gibi geldi. Zira sinema salonlarındaki Cinemaximum tekelleşmesinden oldukça rahatsızım. Bu tekelleşme bilet fiyatlarını da saçma sapan rakamlara uçuruyor.


Filmi üç boyutlu olarak izledim ama pek bir artısını gördüğümü söyleyemem. Öyle çok fazla aksiyonlu, efektli sahne olmadığı için olmasa da olurdu statüsündeydi. İngilizce alt yazıysa zaten kesin olarak ilk tercihim, herkese de öneririm. Zira dublaj filmin bütünlüğünü ve duygu geçişlerini inanılmaz derecede etkiliyor.

Filmden birazcık bahsetmek gerekirse kesinlikle film çok güzeldi. Kitaplarını okuduğumuz filmler için genel olarak kaygılarımız vardır. Kitap o kadar güzeldi ki bende filmin kitabın altında kalacağından neredeyse emin gibiydim ama beklenen olmamış. Filmde anlatılan bir çok teknik detay gözümd pek canlanamamıştı. Bu anlamda film uzay bilimini her sıradan insanın anlayabileceği bir çizgiye çekiyor.

Uyarlama noktasında kitaba inanılmaz sadık olduklarını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. 141 dakikalık film boyunca kitapta birebir geçen bir çok şey sahnelenmişti. Sadece Mark'ın yaptığı yolculuk sırasında başına gelenler es geçilmişti. Kitapta büyük bir bölüm tutsa da sanıyorum filmi olduğundan çok çok daha uzun hale getirmemek için o kısmı es geçmişlerdi. Açıkçası ben çok fazla eksikliğini hissetmedim.

Kitap için kaygılarım "Tek bir adam, sıkılmam mı ki?" düzlemindeydi ve okuduğumda inanılmaz yanıldığımı fark etmiştim. Film içinde aynı kaygıyı az da olsa yaşıyordum ama marsta ve dünyada olanlar o kadar güzel harmanlanmıştı ki hiç bir sıkıntı çekmedim. Sanırım beni üzen tek şey kitabın içinde oldukça doğal duran ve güldüren esprilerin filmde zorlama durması oldu. Neden bilemiyorum ama salondan çoğu yerde hiç ses yükselmedi. Ben bile gülemediğim için suçluluk hissettim zira okurken kahkahalar atmıştım.

Son olarak belirtmek istediğim şey şu; filmin marsla ilgili olan sahnelerinde bol bol dış çekim var. Yani görsel şölene doyuyorsunuz. Yerden havalanan tozların düşük yerçekiminde olağan hızından daha yavaş düşmesine kadar her türlü detay düşünülmüş. Benim için inanılmaz keyifli ve başarılı bir film oldu. Özellikle marsta su bulunduğundan bahsettiğimiz bu günlerde insanlık adına umutlarınızı yeşertiyor ve insanoğlunun her şeyi başarabileceğini size hissettiriyor.

Herkese Keyifli Seyirler...

1 yorum:

  1. Uzun zamandır izlediğim en iyi filmdi!Ama espri kısmına ben de katılıyorum.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...